22 Eylül 2009 Salı

ben yapayım bin'liklerden kitaphane; elalem aklına doymasın.



ulan sıçim böyle aşkın ızdırabına! şu hayatta edindiğim tek dert açılamayan blog sayfalarından ibaret olsaydı ne hoş, ne nahoş bir kadın olurdum! ah benim üç kuruşluk, püsküllü arkadaş müsvettelerim, yesinler sizi emi.





istinye park a götürdüm kardeşimi kendi isteğiyle. ibrahim kutluay spor okulunun yarışması vardı malum alanda-gidenler bilir-. neyse benim kardeş zaten basketbolsa evelallah. bunların takımı kendi yaş grubu içinde en yüksek puanı aldı, hediye olarak da kıçımı bile silmek istemediğim kumaşta bir tiişört bir de popeye'den 3 koca parça tavuk da bilmem ne de...





o değil de bana en çok koyan şu duyduklarım oldu. şimdi ilişkilendireceklerimi anlatayım: kardeşime 2 pantolon ve tişört ile gömlek aldım. sonra dienara indik ben de bir güzel bonuslarımı ve de cebimdeki paraları yatırdım kitaplara-her zaman olduğu üzre-. topu topu ne ola ki sandın lan. 45liras tuttu benim 1çift kitap. neyse. onur dedi ki: "abla kayıt almak için alışveriş fişi istiyolar." ben benim dienar fişimi uzattım genç ve spor okulundan olduğu terli ve oldukça hacimli adelelerinden anlaşılan seksi şeye. göz göze geldik gülümsedi, aldı fişimi. verdim fişimi, onur u kaydettim. işlem bitti, veli adı soyadı derken.. bir kadın geldi arkadan, önünde oğlusu.



-anne alışveriş fişi istiyollar kaydaa!



-olmaz mı yavrum, daha yeni 450 lira alışverieaaeeaii.. demeye kalmadı benim fakirane dienar fişim aklıma geldi, yüzüme çarptı. o ana kadar kokmayan ağzımın açlıktan koktuğunu hisseder gibin neyin oldum, göremez oldum; gözlerime gözlük gerekti, bir gitti bir geldi dünya bana.



-ulannn!! dedim.



-ulaannnnn!!

piç karı eğer oldu da çocukların için blog açmışsan-sende o özenti tavrı gördüm- ve bu alanda kısa paslaşıyorsan kendinle, sana diyeceğim odur ki cüheyla takımının önde gidenisin emme para sende. olsun lan onlar pul, pul! ben de sallar zarlarımı aklını alırım kevaşe. küt ve pis sarı saçlı kaltaksın sen, o saçların da o 450liraya karşılık yağından parlıyordu diyim ben sana, kocanın içki göbeği de bes belli sana daha dert olmuş ki gözün cüzdandayken adamın ki etrafta. pis, görgüsüz, ucuz akıllar peşindeki fahişe. neyse ki ben.. ah ben!

5 yorum:

Burak Özkan dedi ki...

bayat geldi.

Deniz dedi ki...

ben zaten küf kokan bir fahişeyim. böyle bir tat alman gayet normal benden yana.

Burak Özkan dedi ki...

hangi aseksüelin teni küf kokacak kadar fahişeleşir ki?
ayrıca aldığım tat daha çok, olması gereken saatin altındaki bir uykudan sonra uyanabilmek için içilen kahvenin midede ve ağızda yarattığı ekşime gibiydi.
not: böyle bir betimlemeden sağ çıkabilirsen konuşalım.

Deniz dedi ki...

kendini bildi bileli aseksüelliğe iten sebebi araştıran bir beden, geçen onca seneyle birlikte gayet de küf kokabilir. işte bu yüzden sadece kendine fahişe bazı bedenler, bazı bedenlere karşı değil.

bu dediklerini anlıyorum. ama bazen de kaç köşeli madalyona sahip olduğumu hatırlatmam gerek kendime. evet gün için güne geç kalmış olabilirim daha güne girmeden. ve dediğin gibi ekşime değil daha çok yalancı bir acı midemdeki. kendine yenilen ve olması gerekmeyen bir durum. an'lık bir durum.

an'lık anlık..

bunların hepsi geçecek.

Burak Özkan dedi ki...

geçer elbet, ve yeni bir ekşime, yeni bir eskimişlik gelir.
ancak işte, bu devir değişikliğinde yaşanan düşük bütçeli neşeleri pek fazla şeye değişmem.
bu yüzden, dram yüklü ikiz kulelerimiz yıkılmadan önce bir kez daha gülümseyelim toz bulutlarının arkasından.