23 Ekim 2010 Cumartesi

öğleden sonraları...

tanrım ne tuhaf! ben fena huylu bir kız mıyım? fena bir kız mıyım? hayat kelimesi hele, hele yaşam kelimesi ne kafa ütüleyici tefekkurlara müsaade ediyor yarabbi! ben yoruldum desem de bundan sonraki nefesi almayacağım deme lüksüm mü var sanki? neyim ben, ne oluyor bana? kendimden korktuğumu anlatamıyorum, hem de nasıl zangır zangır titreyerek. aydınlıktan çekinmeyerek tüm organlarım müthiş bir kurşun yağmuruna uğramış da hepsiyle birlikte çekinmeden etrafıma kanlarımı savurarak ağlıyoruz. ben nasıl bir mahlukum allahım? lütfen! insan kendinden korkar mı hiç? bu hayat ve şehir dedikleri mecralar öyle bir insanı yontan süratle ilerliyor ve genişliyor ki bir anda seni içine alıverecek ve yutacakmış gibi gelmiyor mu? insanlardan nefret etmiyorum. insanlardan nefret etmeyi bir an bile düşünmedim, bu sadece bir yalnızlık ihtiyacı.