24 Haziran 2010 Perşembe

8/13/21

... geldin, canım çekiyordu seni;
soğuttun gönlümdeki istek ateşini.
sappho

how long have you been smoking here?

sanırım hiçbir zaman, aynı gün ışığını gören
tek bir genç kız bile olmayacak,
ustalıkta seninle kıyaslanacak.
sappho

23 Haziran 2010 Çarşamba

fotoğraf çekiyorum, gülümse

mundi*: beni neden etkilediğini bilmiyorum deniz, ve o gece neden sessiz kaldığını da
şimdi olduğu gibi.
aklından neler geçiyor?

deniz: aklımdan hiç iyi şeyler geçmiyor. sürekli bir kaygı hakim bana. buna cevap nedir diye aranıyorum.
benim tanrıma diyorum ki;

"tanrım, bu belirsizliğime neden olan kaygımın önünü bir nebze aç, bir sana yalvarırım."

sonrasında bir değişiklik yok.

mundi: bu kaygının sebebi nedir?

deniz: bilmiyorum. yani kaygımın sebebi her şey. ben de her şey nedir bilmiyorum.

mundi: o yüzden mi sessiz kaldın karşımda o gece?

deniz: evet. içimden gelen kaygı sana seslenmeme engel oldu. istedim ama kaygım ne diyeceğini bilemedi.
korktu, kaçtı.

yazdıklarımı okudun mu?

mundi:hepsini.

deniz: ben de okudum.

mundi: ellerimin arasına yüzünü alıp "sen kimsin" diye sormam mıdır acaba kaygının temeli

deniz: etkisi yok diyemem.

*mundi:rex mundi.

20 Haziran 2010 Pazar

ne yazık, yazmayı bırakmıştım.

siz mi aptalsınız ben mi çok yüzeysel bakıyorum ve düz bir mantığa sahibim?



okuduğum blog yazılarında, tanıdığım insanların konuşmalarında ve yüzlerinde hep aynı kelimeler ile aynı duygular görüyorum. siz ne kadar birbirinize benziyorsunuz. ben sizlerden o kadar usandım ve uzaklaşmak istiyorum ki böyle sanki sizi görmesem.. yani bilmiyorum sanırım ben başka yerde olmalıydım da demiyorum, farklıyım da demiyorum. ben sadece benim hamuruma bu kadar farkındalık ve unutmamazlık kattığı için Biri, ona az da olsa sitem ediyorum. keşke daha az farkında ve umursamaz olsaydım, hatırlamamak çok daha kolay olsaydı. bu çok garip bir duygu, sanırım ben biraz yalancı ve de maviyim.
...
siz hepiniz aynı olduğunuz için aslında yoksunuz.
bunu biliyor muydunuz?
yoksunuz.
aslında yoksunuz.

6 Haziran 2010 Pazar

orj: before sunset

Celine: Ben şuna inanıyorum: Eğer bir çeşit tanrı varsa, bu bizim içimizde olamazdı, ne senin ne de benim, ama sadece şu aramızdaki küçük mesafede olurdu. Eğer bu dünyada büyü diye bir şey varsa, bu başka birinin seninle paylaştıklarını anlama çabası olmalıdır. Biliyorum, bunu başarmak neredeyse imkânsız, kim umursar ki? Ama cevap çaba göstermek olmalıdır.

Jesse: Bazen iyi bir baba ve iyi bir eş olmak üzerine hayal kurarım. Ve bazen gerçekten bunları yakından hissediyorum. Ancak diğer zamanlar bu çok aptalca geliyor, öyle ki tüm hayatımı tüketecek gibi. Ve bu sadece yükümlülükten kaynaklanan bir korkuyla ya da benim sevgiyi taşıyamayacak olmamla ilgili değil, çünkü yapabilirim. Düşünüyorum da bu sadece, eğer kendime karşı gerçekten dürüstsem, bir şeylerde iyi olduğumu bilip ölmeyi tercih edebilmemle ilgili. Bu yüzden güzel bir ilişki yaşamaktansa, bazı şeylerde üstün olayım.

...

Jesse: Mutlu çiftler tanıyorum ama eminim ki birbirlerine yalan söylüyorlar.

Celine: Bazen uzaklara baktığımda gözlerini üzerimde hissetmek hoşuma gidiyor.

...

Celine: Ne istiyorum biliyor musun?

Jesse: Ne?

Celine: Öpülmek.

Jesse: Pekâlâ, bunu yapabilirim.

...

Celine: Dünyada kayıp, bilinmeyen kişiler fikrini hep sevmişimdir. Ben küçükken, ailen veya arkadaşlarından öldüğünü bilen yoksa gerçekten ölmüş gibi olmadığını düşünürdüm. İnsanlar senin için en iyisini veya en kötüsünü düşünebilir.