8 Kasım 2009 Pazar

ekspresyonizm.

artık topukludur tercih!

insanlar otuz sekiz numaralı ayakkabımın altında ufacık kalıyorlar. halbuki sivri topuklu ayakkabılarımla nokta atışları yapabilirim. bu daha kolay! hoşcakal!

duygularınızla oynadığım için özür dilerim. özür dilediğim için özür dilerim. ki aslında bu da bir özür değil. kendimi kandırdığım için özür dilerim. çığlık atamadığım için özür dilerim. çığlık attırdığım için özür dilerim.


grşrz.

8 yorum:

Burak Özkan dedi ki...

ne özürmüş, her okunuşta ucuza alınan yapay çiçekler gibi hissettiriyor; içermesi gereken koku olmadan.

Deniz dedi ki...

"içermesi gereken" de ne demek oluyor! bir mana içermesi mi gerek? biraraya getirilmiş kelimelerin içermediği bir manadan dolayı yargılanması mı gerek? benim içermesini istediğim bir manadan dolayı senin sorgulaman mı gerek? içerdiği manayı algılayamamış olmanın veremediği hazzı sahibine küfrederek alınması mı gerek? ne gerek? gerek ne?

ah çocuk, kelimelerle adam asmaca mı oynuyoruz!
peki ben beni astım. sen "gerek"lerime bakadur.

pardon, ne demiştin?

-iz.

Burak Özkan dedi ki...

işte hemen sonrasında, kız abartılı oklarını çıkardı ve hedef almadan fırlatmaya başladı.

isabetsiz denemeler.

dedim ki, biraz daha çabalarsan, sen de bir kaç sözcükten ibaret olacaksın; durmadan konuşan.

Deniz dedi ki...

- bu aslında bir ateş yılgısı, dedi

ve koşarak uzaklaştı genç kadın.

Adsız dedi ki...

mamafih genç adam da pe$inden ko$uyordu...
Tam hikâye burada bitti derken; genç adam ingiliz atından az yava$, midilliden az hızlı ko$arak ensesine yapı$tı genç kadının...
soluk soluğa kalmı$lığını umursamadan diyaframına yüklendi ve genç kadına seslendi: ''arkandan atlı mı kovalıyor?''...

Deniz dedi ki...

"adsızın teki aslında, kendini kovalıyor."

göknur dedi ki...

Hey gidi günler hey!!!

göknur dedi ki...

Belki şiddet düzeyinde bir öznellik ama en çok Max Beckmann, Egon Schiele.

Ps: Malum ikizler burcu olduğum için karar veremiyorum hangisi daha baskın ama Schiele'in kırılgan naifliğinin yanında Beckmann'ın ikonografik dili renk karşıtlıklarıyla, güzellikten çok olayların gerçek yüzünü ortaya koyan keskin görüşü, birçok Ekspresyonist'ten farklı olarak duygusal değil, soğuk ve çözümsel bir tavırla yaklaşması sanırım Beckmann bu yönüyle daha baskın gibi görünse de Schiele'in saklı gizemiyle karışık sarsılmaz narsizmi karar verme noktasında geri adım atmama neden oluyor.**

1-Hem bu sanıldığı kadar kötü bir şey de değil.

2-Sanırım kendisiyle sorunları olanları daha kolay benimsiyorum.

Bkz:http://en.wikipedia.org/wiki/File:Egon_Schiele_079.jpg