13 Kasım 2009 Cuma

raison d'étre -birki.-

beklentilere ayak uyduramayan varlığım insanlara şizofren bir kahkaha atıverecekmiş gibi. bu beni bile ürkütüyor bazı zamanlarda.


silgiyi çok sık kullanmaya başladım,
izleniyorum.


solumdaki adam kendini teknoloji denen sıkıntıya koyvermiş. çalışanlar bağırışıyorlar işletmenin ayıbını. hiç böyle değil geldiğim yerde. hiç işletilen yerde müşterilerin yüzüne karşı bağırılır mı! gözüme kalemimin çatlakları ilişmeden önce camekanın dışında orta yaşlarda, renkli gözlü bir bey içeri girmek için önündekileri beklerken gözüme baktı, yoklarcasına.

sonra

sonra bu gün bir kitap bile aldım.

o adam çıktı şimdi, pantolonu da oldukça kirliymiş.

ben bu satırı yazmaya eğildiğimde mekanın önünden kimler geçti? -tam bu an sağımdan o beyefendi geçti.-

bardağının üzerinde uğur yazıyordu. uğurmuş. uğur'muş.


"sıra beklemekten gıcık kapıyorum. zaten vaktimiz kısıtlı, seni göremedim. oturamadık." kahve alamayan sevgili diğerine..

"dikkat edin gözünüze batmasın." otobüs şoförü şemsiyem için..

"hiç gizli örgüt bağı yoktu." vedat türkali..

"ılıktan soğuğa geçiş." ben deniz..

"ben ayrılıyorum." sakin ve çirkin çocuk.

"bi' imzanızı alabilir miyim?" yine deniz..

"kıza zaten dansçıymış." el ele tutuşan erkek sevgililer..

"neredeymiş???" kırmızılı beyazlı sarmal şekeri ısıran kız ısırmadan az önce..

""sen de şuraya otur." kendi ilk oturan bayan, erkek sevgilisine..

Hiç yorum yok: