13 Ağustos 2010 Cuma

varoluş nabız gibi atan bir şeye dönüştüğünde zaman geçmek bilmez.

üzmek istemem, canı acısın istemem. çünkü bir başladı mı o ince sızı inanın hiç dinmez. bir kıymığa kıyasla fazla sızlatır canı.
ama eğer o kıymık benim canıma batmışsa ..

ne olur ha ne olur? ne aptalca tanrım. bunlar nedir ki, ne ufacık şeyler.

daha ufakları var, bak sana ne göstereceğim;

[benden çekinmene sebep olan her ne ise bilmek isterim. nedir seni ürküten, nedir seni benimle ileşitime geçmekten alıkoyan şey? sorgulama olarak algılanmasını istemem bu yazdıklarımın. zira fazlaca samimi meraklarım bunlar.

hatırlıyorsan anlatmıştım en son görüştüğümüzde; ihtiyacım olan tek şeyin merdivenin en üst basamağında oturup bana "sana kırmızı ruj aldım!" diye seslenmesiydi. lütfen korkma o biri sen değilsin birtanem. bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki seni hiç orada oturuken göremedim. eğer bundan kaynaklanıyorsa benimle iletişime geçmekteki bu çekingenliğin lütfen bunu sil at. hatta dileğin bu yönde ise benimle paylaş, ben de sana "fazla" içten davranmam. benim istediğim ve başta senden de bu yönde olumlu sinyaller aldığım; birbirimize karşı hesapsız davranmamızdı. sanırım sen bendeki bu hesapsızlığı gönül işleriyle karıştırdın-benim gönül işlerimle, aksi halde seninkinden bihaberim-.

bak birtanem, ben rahat olmaya çalışıyorum. bu "rahat" kelimesini anlaman için şöyle özetleyeyim tanıdıklarımı; benim dedem dindar bir insandı. ailemde konservatifler çoğunlukta ve onlar aşırıcılar. ailemde demokratlar da çoğunlukta ve onlar da aşırıcılar. benim başarmak istediğimse ne onlardan olmak ne de onlardan olmamak. ben onları gözlemlediğimde çok ortak yön görüyorum ve bunları tepkiye dönüştürmek yerine bunlardan fayda sağlamaya çabalıyorum. ne kadar zor biliyor musun? ailemdeki çelişki beni rahatsızlığa, bir yön seçmeye itse de ben bunu yapmayacağım. aşırılıkların üzerimdeki baskısı elbette yoğunlaşacaktır, o zaman ne yapacağım? ben biliyorum. öyle basit ki; ya evleneceğim ya da gideceğim. ki bana öyle geliyor ki gideceğim. fakat ben istedim ki gideceğim zaman iyi insanlarla gideyim. evet senden bir son beklemiyorum. sen de beklemiyorsun biliyorum. fakat benim de bir sonum olacaktır. eğer ki sen o sonda kendini görmek istemiyorsan bunu bana açıkça ilet. memnun olurum. diğer türlüsü nahoş. vallahi billahi nahoş.]

ps1: winston wolf'u çok özledim.
ps2: kadınlar hep dönerler.
ps3: unutma, o da bir genelleme.
ps4: seni seviyorum küçüğüm.

1 yorum:

helin. dedi ki...

"varoluş nabız gibi atan bir şeye dönüştüğünde zaman geçmek bilmez."
nasıl doğru bir cümledir bu
okyunca kendimi ifade edebildim,rahatladım bir an için