21 Ağustos 2010 Cumartesi

daha gün ışığı değmeden dallara, çekiyorlar perdelerini incir ağaçlı camlara.

"onlardan çekindiğimi itiraf ediyorum."

---

"onu öptüğümde içimden kaynar sular akacakmış gibi."

bu cümleyi yazmadan önce:

"deli gibi dolanıp duruyordum bir aşağı bir yukarı. kim koluma çarpar, kim gözüme değer merak da ederekten savuruyordum bedenimi sahibini arayan aç köpekler gibi, hem bağımlı hem bağımsız ve ısırmaya can atar gibi, tehlikeli. suskun ve yıkılmaz ve kararlı. bulacağım elbet. beni de bulacaklar elbet.

incir ağacından akan süt, hayattır. ben dokuz defa beyaz sütüm. sevgilim üçte dördüm kadar beyaz sütü akan beyaz sütlü incir olsa.

tazeden az bayat.

düşündün mü hiç; ben kente indiğimde, açmış bir çiçeğin kökü hangi gebeyle yer değiştiriyor deprem ile?

hiç düşündün mü?

ne zaman ki yüzleşirsin, o zaman aynalar bile göstermeyecek beni."


bunları yazmıştım.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Değişik...

Adsız dedi ki...

incir ne de güzeldir. yollarda kasa kasa satılanlar hele..