1 Şubat 2012 Çarşamba

bugünlerde suratsızım, somurtuyorum.

æ yeni kayıt? yeni değil ki bu, kaç çarşambadır düşündüklerim bi sana mı yeni? boşversene...


geceleri uyuyamayan ben yeni duş almış halimle pencereden bedenimin yarısını sarkıtarak sigara içtim, saçlarım ıslaktı, karın yağması durmuştu. artık yağmalamıyordu. ben de sarkabildiğim kadar sarktım, kimsenin görmemesi-öyle umuyorum- iyi oldu yoksa annemlere lâf gelir miydi bilmiyorum ama hastalandım. her yerim ağrı içinde. yine olsa yine sarkardım, saçlarımdan tokayı herkese çıkaramam; ama o gece dünyanın bir yerindeki o sokağa çıkardım. iyi de oldu. dalgalandık.


ya bence bu da saçma: hayatlarımız tanrı'nın durumlarından oluşuyor bence. o'nun durumlarından ibaretiz, hepimiz bir durumuz. durum. durum. drums.

æ acaba günlük tutmaya devam etseydim; her salı günü yazdıklarımı okuyunca periyodik olarak düşünmüş/eylemiş/yemiş/varmış/ayrılmış/çizmiş/dinlemiş/kulak vermiş/.. şeylerin olduğunu görecek miydim? ben günlüğüme böyle şeyleri mi yazıyordum ki? boşversene...


æ sonra saklambacı aradınız, lâ'yı gıdıkladınız. (tanrım, keşke siz de orada olsaydınız!)

lâ'yı gıdıklamak. bas bas dur, bas bas.


æ çok güzel bir yer biliyorsa orda kahve içsinler.


æ yanında kitap getirir misin? dokunamam mı? boşversene...


bu yukardakiler ne saçma, aslında birşey anlatmayı istemek. saçma olan o, neden ki? anlaman gerekir anlatmadan ya, ses çıkararak anlatmadan anlaman gerekir senin. insan ne işe yarıyor ki öyleyse? anlamıyorsan ne işe yarıyorsun? bi boka yaradığın yok canım, sadece internet bağlantın var. birinden iki çift lâf beklemek seni heyecanlandırıyorsa ne diyim ben sana Deniz?

Hiç yorum yok: