“Singapur’a gidiyoruz. Hindistan filan cruise öyle.”
Ölüm nasıl bir şeydir? Ölmeyeni zorlar mı? Dayanıyor mu
insan ölmeye? Öldükten sonra da ölüme dayanmak var mıdır? Yaşarken yaşamaya
dayanmak gibi. Dayanmak, acısını kabul etmek veyahut da acısını kimi zaman
reddetmek. İnsanın yaşamı alırken acı çekiyor olmalı. Bu acı belli bir eşikte
olduğundan biz bağışıklık direncimizin o seviyeye çekildiğini bilemedik.
Öyle bihaber... Allah aşkına burnumuz bile belli bir müddet
sonra mütemadiyen kokladığı kokuya hissizleşiyor.
“Gel bak Seval, gel. ‘gemiler apartman gibi zaten, müthiş.’
Çok güzel tabi. Burdan Endonezya, Malezya, tekrar çıkıyor yukarı Phuket’e.”
Ölüm ne ifade etmeli? İnsan mı ölüyor, zaman mı? İnsanla
zaman aynı anda bir süreklilik içinde ölüyor, değil mi? Yazarımı arıyorum. Burada bir genç kız kendi
yazarını arıyor, lütfen? Lütfen? Lütfen?
Kendimizden nefret mi edelim? Hadi buna devam edelim.
"belki ben sana sevmeyı öğretemem,
ama sen de bana, unutmayı öğretemezsin.
belki ben sana kavuşmayı öğretemem,
ama sen de bana, ayrılığı öğretemezsin."
ama sen de bana, unutmayı öğretemezsin.
belki ben sana kavuşmayı öğretemem,
ama sen de bana, ayrılığı öğretemezsin."
2 yorum:
Edit: Gerçekten de, her şey dönüp dolaşıp bir sonuca varır. Belki bu sonuç unutmuş olduklarımın küçük bir bölümünü öğrenmeye mahkum olduğum gerçeğini içide taşır. Diğer tüm insanlar arasında ne yapmaya geldim ki.
Ahh Deniz şimdiden kafam karıştı:)
Yorum Gönder